http://geceyibeyazlatannur.blogspot.com.tr/

31 Ağustos 2015 Pazartesi

BİR MİLYON DOSTUMUZ OLSUN

SİZLERE BU SAYFALARDA, SEVGİ VE DOSTLUĞUN ÖN PLANDA TUTULDUĞU MAKALELER, YAZACAĞIM. YAZILARIM, KAYNAK GÖSTERİLEREK YAYINLANABİLİR..

BİR MİLYON DOSTUMUZ OLSUN...
SEVGİLİ DOSTLAR BU SAYFALARDA SİZLERLE SOHBET ETMEK İSTİYORUM. SIRADAN BİR İNSANIM. HER DÜŞÜNCEYE AÇIK BU SAYFALAR. BİR MİLYONDAN FAZLA SEVENİMİZ, DOSTLARIMIZ OLSUN DEDİK. YUKARIDAKİ DİLEK, ANCAK SİZİN VERECEĞİNİZ DESTEK İLE GERÇEK OLACAK. DESTEK OLAMASANIZ BİLE KÖSTEK OLMAYIN. BU YAZILARA YORUM YAZIN. BU SAYFAYI BEĞENİN. ŞİMDİDEN TÜM DOSTLARA TEŞEKKÜRLER. Hayalleriniz gerçek olsun.. - Blogcu son yolculuk | izlesene.com
Kendimi bildim bileli birgün köyüme dönmeyi hayal ettim. Evlendiğimde İstanbul'da idim. Baktım hanımım da benim gibi düşünüyor. Bu hayali hep besledim. Emekli olacağım. O zamana kadar kızım da evlenmiş olacak. Biz ikimiz köyümüzde kendimize ait tıpkı yukarıdaki resimdekine benzer bir evde yaşayacağız. Kitapçılardan aldığım eserlerin her yaşa her kültüre hitap etmesini tercih ederdim. Çünkü evimizin birinci katı bir kütüphane olacaktı.
Oranın kapısı sabah erkenden açılacak gelen köy sakinleri bir yandan çay ve kahve içerken bir yandan da kitap okuyacaktı.
Kütüphanenin ışıklandırılmasını özenle yaptıracaktık. Hiçbir okuyucu kitap okurken rahatsız olmayacaktı.
Önce ihtiyarlık yıllarımızda maddi destek olsun diyerek, bir yapı kooperatifine girdik.
Çok şükür 1985 yılında evimiz bize teslim edildi. Sıra köydeki hayal ettiğimiz evimizdeydi. Onuniçin de hiç endişelenmedik. Bu ara bizden sonra yapı kooperatifine giren
akraba ve dostlarımıza parasal yardım yaptık.
Ev yapan kim olursa olsun başkasından borç alarak yardımlarımızı esirgemedik. Hele hanımım "ALLAHU TEALA ONDAN RAZI OLSUN" babam ev yaptıracağım dediğinde bütün takılarını hatta kendi babasının ona ileride lazım olur diye verdiği bilezikleri de dahil hepsini babama verdi. Bu cömertliğimizin güvencesi nereden geliyordu? Emekli olacağımız zaman bize ödenecek kıdem tazminatı vardı. İşte o paraya güvenerek, hiçbir tasarruf yapmadık. Hayellerimizi hayalde bırakan o müthiş kararlar olmasaydı, herşey çok güzel olacaktı.
5 nisan 1994 kararları sonunda TÜRKİYE büyük bir krize girdi. Parası ve malı olanların çok kazandığı, fakir halkın işçi, memur ve emeklinin çok kaybettiği bir dönem başladı. O dönemin başbakanı şimdi siyaset dışında. Başbakan yardımcısı ise, yeni bir hamle ile BELEDİYE BAŞKANI olmak için sandıktan onay bekledi. Fakat seçilemedi. Bu millet unutmaz.
İşte sevgili dostlar o yıl bütün ülkede işçi çıkarmalar oldu. Sadece bizim çalıştığımız fabrikadan 2625 kişi çıkarıldı. Tazminatımı verdiler. 6 aylık vizite kağıdımı da imzalayıp verdiler. insan 50 yaşından sonra hastalıklara düçar oluyor. 48 yaşımda işsiz kaldım. eğer 4 yıl daha bekleseydi bu kriz o zaman bireysel olarak etkilenmiyecektim. Çünkü o sırada emekiliği hak etmiş arkadaşlarım, kendilerine bir ev daha aldılar. Emekli maaşları da bağlandı. Ufak tefek yaptığı işlerle de aile bütçelerine katkı sağladılar. Hatta bir akrabam köyümüze hem ev yaptırdı. Hem de verimli bir yerden zeytin bahçesi aldı. Şimdi kendisi zenginler sınıfında.
Ben ise kalan 4 yıl içinde kıdem tazminatını yedim. Çünkü kızım üniversiteye devam ediyordu. Emekli olabilmem için aylık primlerimin isteğe bağlı sigortaya ödenmesi gerekiyordu. Unutulmamalı ki İSTANBUL'da yaşamak pahalıdır. Hemen köyüme dönebilseydim. Elimdeki birikimle yine de ev alabilirdim.
Olmadı sevgili dostlar... Geçti gitti ömrüm hayellerimle...
Şimdi benim yaşadığım travmaya aday yeni vatandaşlarımız var. Onlar yapılacak seçimlerde sandıkta cevap vereceklerdir. Ben de onlara destek vereceğim. Bir blogcu arkadaşımın dediği gibi sosyal demokratlar fakiri-fukarayı düşünür. Diğerleri oy almak için düşünür görünür.
Burada hemen belirtmeliyim. Sosyal demokrat parti TÜRKİYE'de var. İsmini siz de biliyorsunuz. Ben o partiye yıllardır oy veriyorum. İnşaallah bu seçimde kendini gösterir..
Türkiye'den ve dünyadan son dakika haberler Mynet Haber kalitesiyle sizlerle.
nefisem on livestream.com. Broadcast Live Free

Pazartesi, Temmuz 4, 2011

SEVDA MASALI BİTİYOR..

İSTANBUL SEVGİSİ
Ben İstanbul sevdasıyla yandım,tutuşdum. Bu şehire geldiğim gün aşık oldum. Şairin dediği gibi bir kıymetsiz taşına bir ülke verseler değişmem diye bir sevgi bu. İstanbul'da evlendim. İstanbul'da para kazandım. Bir evim oldu. Çocuğum, torunum oldu. Ben İstanbul dışına gidersem gurbetteyim. Hatta şöyle diyebiliriz.."BEN GURBETTE DEĞİLİM: GURBET BENİMLE::: "Gurbet.. Nasıl bir şeydir ki olmadık anlar onu hatırlatır. Sevgiyle gülen yüz sararır. Mutlulukla bakan göz, hüzünle yaşlanır. BİR ACIKLI ŞARKIDIR: 'Ah şu gurbet...' Neler hatırlatmaz ki onu.. Bir yol... Eskimiş bir eşya... Yaşlı bir sima... Sararmış bir çiçek... Omuzlarda uçuşan bir yaprak... Kulakta uğuldayan bir rüzgar.Kış günü yağan yağmur. BU SİZE SAYGIMDAN DOLAYI YAZDIĞIM SON YAZIDIR. ELVEDA SEVGİLİ BLOGCULAR. HOŞÇAKALIN. EBEDİYEN BU SAYFALARDA YOKUM ARTIK.


Kaynak : bendenselamolsun - http://bendenselamolsun.blogcu.com/sevda-masali-bitiyor/10757483

Cuma, Temmuz 1, 2011

SÖZ VARDIR KESER BAŞI, SÖZ VARDIR YEDİRİR AĞULU AŞI

SÖZ VARDIR KESER BAŞI, SÖZ VARDIR YEDİRİR AĞULU AŞI - 1 SÖZ GÜMÜŞ SE, SÜKUT ALTINDIR

Zannetmeyin gücüm bitti YORGUNUM! Zannetmeyin SUSKUNUM; Zannetmeyin artık YOKUM; Fırtınalar öncesi hep böyle DURGUNUM..! ..
Bugün bir dergide güzel bir makale okudum.
Sizinle paylaşmak istedim.
Bir memlekette alim bir kişi varmış. Masal bu ya bu alim hiiiç konuşmazmış. Fakat öyle çok ziyaret edeni ve misafiri varmış ki, gelenler beraberinde getirdikleri yiyeceklerini, bu hindi gibi düşünen alimin önünde paylaşırlar. Zaman zaman alime de biraz yiyecek verirlermiş. Bu eşsiz güzel insan da yine tek laf etmeden bu enfes yiyecekleri midesine indirirmiş.
Konuşmuyor diye üzülenler varmış tabii.. kendisi de konuşmadığına çok hayıflanıyormuş. Neyse ki gelen ziyaretçilerin içinde var olan vaizler bu boşluğu dolduruyorlarmış. Her konuda bilgi sahibi olan bu ziyaretçileri dinledikçe, alimin de iştahı kabarmış. Artık konuşmalıyım. Susmakla bir şeyler anlattım mı? Öyleyse konuşarak bu insanlara faydalı olayım, diye düşünmüş.
O gece sabahı zor etmiş. Kendisini hayranlıkla seyreden kalabalığa dönmüş.
Açmış ağzını yummuş gözünü..
Lafın nereye gittiğini de merak etmemiş. Zaten kendini Alim zanneden bu kişi de benim gibi cahilmiş. Lafın nereye gittiğini anlamadan, durmadan konuşmuş. Konuştukça batmış. Bir de etrafına bakmış ki, kimseler yok. Eyvah !! Eyvah !! diye üzülmüş. Ya da üzüldüğünü zannetmiş. Bu konuşmadan ders çıkarmış kendine::
(SÖZ GÜMÜŞ SE SÜKUT ALTINDIR…)
 Evet sevgili dostlar
Bu yukarıdaki yazıyla beraber, ben de kendime bir ders çıkarmış olarak bu sayfalardan ayrılıyorum. Çok kimsenin kalbini kırdım. Bu sayfalarda siyaset bile yaptım. Beni eleştirenlere aldırmadım. Yoluma devam ettim. Hiç yazmasaydım. Kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacaktım. Akıllı adamlar zaten siyaseti benimsemiyor. Çok büyük cahillik yaptım. Kimsenin yüzüne bakamam artık. O kendisini alim tanıyanlara karşı mahçup olan, kişiden daha beterim. Sanki yedi kat göklerden yere çakıldım.
Bu yazılarım.
Gurbetdeyazmak
Bendenselamolsun
Beklenenzeytinci
Zeytincibaba
Blogcu sayfalarımda yayınlanacaktır.
Blog adreslerini tekrar yazıyorum.
http://gurbetdeyazmak.blogcu.com
http://bendenselamolsun.blogcu.com
http://beklenenzeytinci.blogcu.com
http://zeytincibaba.blogcu.com
 HOŞÇAKALIN..
Hasan Güler 


Pazar, Hazirane 19, 2011

Mustafa Kaan taş Sünnet Oldu.


mustefa kaan | izlesene.com

KAYINBİRADERİM MEHMET TAŞ'IN TORUNU MUSTAFA KAAN TAŞ SÜNNET OLDU...

Cumartesi, Hazirane 18, 2011

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: - 1
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bütün huzurların kaynağını, başarıların esasını, herkesle iyi geçinmenin, kısacası iki cihan saadetinin yolunu şu hadis-i şerif bildiriyor:
(Bu dünyada bir garip veya yolcu gibi ol ve kendini ölmüş, kabir ehlinden say!)
Bu dünyada kendimizi, memleketimizde değil; dilini, yerini, adresini bilmediğimiz, kimseyi tanımadığımız bir yerde, yaşama mücadelesi veren garip biri olarak kabul etmeliyiz. Garip demek, tanıyanı, yardım edeni olmayan zavallı demektir. Peygamber efendimiz, insanlara karşı böyle garip olmak gerektiğini bildiriyor. Nasıl, garipken, başkalarıyla yakın alaka kuramıyorsak, her zaman, herkesle kalben alakamızı kesmeliyiz. İnsan çöl ortasında kalsa, ne insan, ne su, ne ağaç olsa, yani hiçbir şeyi olmasa ne yapar? Elbette Allah der. İşte Allahü teâlâ, insanların arasındayken, kalben böyle gurbette olanları sever.
Garip olmak, kendini ölmüş saymak ne demektir? Çevremizdeki yakınlarımıza değil, yalnız Allah’a güvenmek demektir. En iyi dost Allahü teâlâdır. Eşin dostun faydası çok sınırlıdır, o da yine Allah’ın izniyle olur. Bunlarla görüşürken, her şeyin Allah’tan olduğunu unutmamalı. Her nimetin sahibi, her şeyi yaratan Allah’tır. İnsanlar birer vasıtadır. Allahü teâlâyı unutarak, herhangi bir iyiliği bizzat o şahıstan bilmek çok tehlikelidir. Hazırlanıp verilen bütün nimetler Allah’tandır, ama getiren, hazırlayan insandır, çünkü Allahü teâlâ ona sevab vermek istiyor. Birini hidayete kavuşturan, ona uygun bir din kitabı veren de Allah’tır. Ama diğer nimetler gibi direkt vermiyor da bir sebeple veriyor, çünkü o sebeple sevab verip onu da kurtarmak istiyor.
Müslüman, yolcu olduğunu bilmeli, yolcu gibi hareket etmeli. Yolcu, biletini almış, bavulu elinde, az sonra kalkacak olan vasıtaya binmeye hazır bekleyen kimse demektir. Yola gideceğinden habersiz olan birine, haydi gidiyorsun dediklerinde, bunun hâlini bir düşünelim. Hazır olanın rahatlığı nerede, hazır olmayanın telaşı, nefes nefese kalması nerede? Hazır olmayan kimse şaşırır, eli ayağı dolaşır, (Eyvah, şunlar lazımdı, bu da eksik! Ne yapacağım ben şimdi?) der, ama elinden bir şey gelmez. Onun için, âhiret yolcusunun her an ölüme hazır hâlde beklemesi gerekir. Haydi denildiğinde ben hazırım diyene ne mutlu! 


Perşembe, Hazirane 2, 2011

BÜYÜK şair.mehmet karas

şair mehmet karasu | izlesene.com


Bağlantılarım

Blogcu ile yapıldı

HASAN GÜLER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder