Sizlere bu sayfalarda biraz da kendimden bahsedeyim.
Babam, Karamürsel, Annem ise Orhangazi
doğumludur. Fakat annemin dedesi Molla Mehmet de doğu illerimizden
Orhangazi'ye gelir. Daha sonra Gemiç Köyüne gelir. Gemiç Köyüne yerleşir.
Köyümüzün sevilen sayılan insanı olur. Dört oğlu bir kızı olur. Oğullarından
ikisi harp esnasında şehit olurlar. Yani Benim anne sülalemin iki insanı savaş
şehitleridir. Annemin anne sülalesi ise Karadeniz bölgesinden gelmişlerdir.
BİZİM KÖYÜMÜZ, İZNİK GÖLÜ İLE GEMLİK KÖRFEZİ
ARASINDAKİ ARAZİDEDİR. KÖRFEZE YAKIN DİYE, YATIRIMLAR BURAYA YAPILDI. HALBUKİ
İSKENDERUN KÖRFEZİNDEN BAŞLAYAN VE DOĞU VİLAYETLERİMİZİ ÖRÜMCEK AĞI GİBİ
KUŞATAN BİR DEMİRYOLU YAPILSA, BU DEMİRYOLUNUN GEÇTİĞİ VİLAYETLERDEKİ, ÇORAK
ARAZİLERE FABRİKALAR YAPILABİLİRDİ. ÇOK YAZIK OLDU. O ZAMAN DOĞUDAN BATIYA GÖÇ
OLMAZDI. BATI İNSANI İSE, BEREKETLİ TOPRAKLARINDA YILDA İKİ ÜÇ DEFA ÜRÜN ALIR.
HAYVANCILIK İSE ADETA ŞAHLANIRDI.
SİZE BİRŞEY SÖYLEYEYİM Mİ? TERÖR BİLE OLMAZDI
O ZAMAN. ÇÜNKİ ORADAKİ VATANDAŞLARIMIZI KİMSE KULLANAMAZDI. HERKES MUTLU
OLURDU.GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE KURBAN BAYRAMINI İHYA ETTİK.
FAKAT
NE ACIDIR Kİ? BİZE KURBANLIK HAYVANLARIMIZ DIŞARIDAN GELDİ. ÜÇ MİLYON NÜFUSLU
BULGARİSTAN’DAN KURBANLIK HAYVAN İHRAÇ EDİLDİ.
ZARARI GÖRDÜNÜZ MÜ? ETİN PAHALI OLMASININ SEBEBİ BİLE
BURADAKİ FABRİKALARDIR. HELE BURSA’YI HİÇ SÖYLEMEYEYİM. ŞEFTALİ BAHÇELERİ,
DOMATES TARLALARI FABRİKA OLDU. DOMATES ONUN İÇİN PAHALI. ÇÜNKİ ESKİSİ GİBİ
ÜRETENİ YOK.
Gemiç
Köyümüzün tarihi Osmanlının kuruluş yıllarına hatta onlardan önce Selçuklu
zamanına kadar uzanır.
Gemlik'te gemi ustaları ve gemi atölyeleri vardı. Bundan dolayı buraya
GEMİLİK dediler, söylene söylene şimdiki adı GEMLİK kaldı. Bu gemici ustaları
hem ağaçları bakımından bol hem de havası temiz olan köyümüzde yerleşmişlerdi.
Buraya da GEMİCİ köyü dediler. Söylene söylene adı GEMİÇ olarak kaldı.
Köyümüzde Osmanlının simgesi sayılan ulu çınar ağaçları var. Köyler arasında
bir zamanlar en ileriydi. Bizim köyümüzün sakinlerine BEYLER derlerdi. Ben
onları yaşadıkları dönemde gördüm. İzzet Bey- Osman Bey-- Ömer Bey,Nuri Bey,
Esad Bey, Salim bey bunlardan bazıları..
Kendileri ile uzaktan akrabalığımız var mı bilmiyorum.
Benim babam bu köye annesinin yanında gelmiş.
Dedem Karamürsel'li. Annem ise bu köyün yerlilerinden MOLLALAR sülalesinden.
Dedem Halit Efendi bu köyde yıllarca muhtarlık yapmış,
köylüler tarafından
herzaman kendisine danışılan bilge bir kimseydi.
Babamın anne bir kardeşlerinin
babası:
AHMET ÇAVUŞ Köyümüzün köklü sülalesinden gelmektedir. Amcalarımın
akrabaları köyde sözü geçen kişilerdir. Ahmet Çavuş Dedem bizleri tosunlarım
diye severdi. Herbirimizi de bu kadar çok severmiydi? Kanımca bizi daha çok
severdi. Yaşadığı zamanda amcalarımın herbiri:
-Babam beni daha çok sever diye gururla bahsetmişlerdir. İşte kendisi böylesine
dürüst hiçbir çocuğunu diğerinden ayırmayan iyi bir insandı.
Yukarıda kısaca bilgi verdiğim köyümün bereketli tarlalarına sanayii de
getirildi. ASİL ÇELİK -CARGİLL ve diğer küçük atölyeler köyümüzün bereketli
topraklarına kuruldu. O zaman ki muhtarımız MUSTAFA ÇUBUKÇU ve İhtiyar Heyeti
bu hizmeti istemediler. Hatta bütün köylü iktidar partisinden istifa edip,
Ecevitin Partisine(CHP) geçtiler.
Fakat
yine de olan oldu. Fabrikalar köyümüze yapıldı. Bu yüzden yapılan fabrikaya
hala bizim köyümüzden az kişi alırlar. İşte göstermelik 3-5 kişi bizim köyden
vardır.
Bu kıymetli topraklar tarım için kalsaydı. Fabrikalar Başka yerlere
yapılsaydı. Belki de bu şehirlere göç önlenecekti. Şimdi Gemlik nüfusu ve
Orhangazi nüfusu Anadoludan göç almış durumdadır.
Bu fabrikaların yapıldığı arazilerde üzüm bağları vardı. Şeftali
bahçeleri vardı. Tarlalarda Domates-biber- fasülye-Buğday-yulaf-arpa. sebze
meyva bakliyat ve tahıl ekilirdi. Hayvancılık çok ileriydi.Her hanenin kendine
yetecek kadar hayvanı, mutlaka vardı.
Köyümüzün büyük bir sığır sürüsü vardı. Bizim dahi koyunlarımız vardı.
Şimdi arazi kalmadı. Mal sahipleri değerlenen tarlalarını satıp şehire
gittiler. Daha geçenlerde pek de büyük olmayan bir tarlanın 3 trilyona
satıldığını duydum. Şimdi burada malsahibi olmayan ya da az malı olan küçük bir
nüfus var. Çoğu da yaşlı. Onlardan sonra ne olur bilmiyorum.
Mezarlık olarak çok büyük. Yaşayanlar için çok küçük bir köyümüz var.
Bu köyün sadece tek gelir kaynağı zeytin var. Onu üretiyoruz. Fakat
satamıyoruz. Çoğalan kent nüfusu kıt kanaat geçiniyor. Herşeyde tasarruf
yapılıyor. Bütün ülkemiz insanları gibi üreticimiz de perişan. Bizim köyün
köyde çalışanları da zor durumda. Gemiç Beyleri toprak oldu. Yeni Beyler
yetişmedi. Zeytin fiyatları masrafı karşılamıyor bile. Bizden çok ucuza alınan
ürün, en ucuz diye satılan market raflarında 3-4 misli parayla müşteri
bekliyor. Şehirlinin parası çok mu sanki. Onlar da zor geçiniyor. Bu aşırı
fiyat farkını aşağı çekmek için koopereatifler kuruluyor. Fakat o kooperatifler
de ürettiğini pazarlayamadığı için kısa zamanda pasif duruma düşüyor.
Ortaklarına ise üzüntü ve borç kalıyor. Buna bir çare bilen, bulan parti: ilk
seçimde iktidar olur diye düşünüyorum.
Yapılacaklar şu olmalı:
1. Bu açılım lafı derhal lafa kaldırılmalıdır. Çünki
tehlikeli bir yola doğru gitmektedir.
2. Göç önlenmelidir. Ülkemizin bereketli
topraklarındaki fabrikaların sahipleri ikna edilmeli, hiç değilse bundan sonra
yapılacak olanlar; doğu ve güneydoğu bölgelerimize kurulmalıdır.
3.Koruculuk sistemi kaldırılmalıdır. Mevcut korucular
kaç yaşında olursa olsun. Emekli oluncaya kadar maaşa bağlanmalı, onlara
verilen silah ve cephane silahlı kuvvetlerimize iade edilmelidir.
4.Bütün kooperatifler, bütün apartman dairesi
yöneticileri, bütün yardım dernekleri, bütün sivil toplum kuruluşları parasal
ve idari anlamda özel savcılar tarafından denetlenmelidir. Yolsuzlukların önüne
geçmek için şikayet beklenmeden denetimler yapılmalıdır. Bir dernek kuruluyor.
Önce bu derneği kuranlar zengin oluyorlar. Zengine ise kimse dokunamıyor.
Haksızlığı önleyecek, hakkı teslim edecek siyasi bir iradeye ihtiyaç vardır.
5.Şimdiye kadar yapılan yanlıştan derhal dönülmelidir.
Profesyonel bir askeri güç kurulmalıdır. Bu güçteki gönüllüler yüksek maaş
almalıdır. Bu askerler önce ölmemeyi bilmeli, sonra ise hedefi tam onikiden
vurabilmelidir. Eline hiç silah almamış anne kuzuları, bir daha teröristlere
hedef tahtası yapılmamalıdır. Bu özel silahlı güç, doğrudan genelkurmay
başkanlığına bağlı bir orgeneral’in emrinde olmalıdır. Bir devlette iki ayrı
ordu olmaz.
6.Masum vatandaşlarımız her zaman korunmalıdır. İnsan
hakları masumlar için daha önemlidir. Suçu olanlar ise devletin güvenlik
güçlerine teslim olmalıdır. Cezasız hiçbir şey olmaz. Af sözü bile
edilmemelidir.
7.Bu ülkenin ismi Türkiye’dir. Sahibi de dünya kuruldu
kurulalı var olan ve Dünya liderliğini daha yüzyıl önce elinde tutan, Türk
Milleti’dir.Elbette resmi dilimiz TÜRKÇE’dir.
8.Milletimiz asırlardır liderlik yapagelmiştir.
Kimseye zulm etmemiştir. İspanyolların soykırıma uğrattığı Yahudileri,
bağrımıza bastık. İstanbul’u fethettik. Fakat patrikhaneyi kapatmadık. Hala
Hiristiyan vatandaşlarımıza hizmet etmektedir. Biz hangi inanıştan hangi ırktan
olursa olsun, herkesi önce insan olduğu için severiz. Sevdiklerimizden de
insanlık bekleriz.
9.Fakir vatandaşımız hangi ilden olursa olsun, devlete
başvurmalıdır. Devlet balık veren değil, balık tutmayı öğreten olmalıdır. Cami
önlerinde para isteyen insanlar var. Bunları denetleyecek bir sistem olmalıdır.
Bu insanlar zenginseler ağır para cezası kesilmelidir. Fakirler se onlara yol
gösterilmeli, iş verilmeli, para kazanma imkanı sağlanmalıdır.
10. Yukarıda da belirttiğim gibi, annemin baba tarafından
sülalesi doğu menşeylidir. Belki de kürt kökenli akrabalarımız olabilir.
Dayıma ve amcama sormadım. Kendimi TÜRK bildim. Kim ne derse desin, Büyük Türk
Milletinin bir ferdiyim. Türk olmakla kıvançlıyım. Başkası benim gibi düşünmeyebilir. O onun
tercihidir. Fakat bu ülke kanunlarına göre vatanımızı sevmek zorundadır herkes.
Sevmek bizi birbirimize bağlayacaktır.
11. Sizin yazacağınız çareleri de buraya ilave
edeceğim. En önemlisi yepyeni bir anlayış ve yepyeni bir ANAYASA’ya
ihtiyaç vardır.