Demokrasi :
Halkın halk için halk
tarafından yönetilmesidir. Kısaca halkın
kendi kendini yönetmesidir.
Demokrasi denince akla, eşitlik ve adalet kavramları gelir.Yönetimde bir hanedanlık ya da söz sahibi bir ailenin olmadığı, idarecilerin seçimle gelip, seçimle gittiği bir sistemin adıdır: DEMOKRASİ.
Halkın halk için halk
tarafından yönetilmesidir. Kısaca halkın
kendi kendini yönetmesidir.
Demokrasi denince akla, eşitlik ve adalet kavramları gelir.Yönetimde bir hanedanlık ya da söz sahibi bir ailenin olmadığı, idarecilerin seçimle gelip, seçimle gittiği bir sistemin adıdır: DEMOKRASİ.
Yöneticiler,
halk tarafından halkın içindeki kimselerden seçilir.Eşitlik en temel
demokratik anlayıştır.Huzursuzluk ve sorun, eşitsizlik ve adaletsizliğin
sonucu olarak ortaya çıkar. Halkın refah düzeyinin arttırılması
demokrasinin birinci amacıdır. .
Türkiye’de pek çok yerde demokrasi örnekleri görülebilir.İlkokullarda
öğrenciler eşit değerde oy kullanarak sınıf başkanını seçerler. Özel
Kolejlerde veya devlet okulunda okuyan lise öğrencilerinin, aynı
üniversite sınavına giriyor olması demokrasi örnekleridir.
Türk
medeni kanunu da demokrasi adına getirilmiş bir kanundur. Kadınların da
seçme seçilme hakkına sahip olması, erkeklerle eşit oranda miras
almaları demokrasinin vazgeçilmez şartlarıdır.
Demokrasi; Bireylerin ve kurumların farkındalığına dayalı, duyarlılık içinde yaşanılacak olan rejimin adıdır.
Demokrasi de insan gibi zamanla gelişip olgunlaşır.
Demokrasi bilgisizlikle, yozlaşır,eğitimle gelişip olgunlaşır. Onun için demokrasi, halkın bilgili ve duyarlı olmasını ister.
Demokrasi, bilinçli vatandaşların ülkesinde gelişir, olgunlaşır.
Demek
ki, demokrasi akıl işidir. Sürekli geliştirilen akılla, şartlara uygun
gelişip olgunlaşmayı bilmektir. İlerlemek için yenilenmektir. Paylaşımı
artırıp toplumu özgürleştirmektir. Üretimi artırıp zenginleşmektir.
Huzuru yayıp mutluluğu çoğaltmaktır.
Hakka hukuka dayanmayan demokrasi hiç bir zaman sağlıklı yaşamaz. Demokrasinin özü haktır, hukuktur.
Kendine
değer veren başkasına da verir. Kendini bir hiç sayan başkasını da
elbette bir hiç sayar. Onun için demokrasi sadece matematiksel sayı
çokluğu ile yürütülen bir rejimin adı değil, felsefeye dayalı
birlikteliktir. Birliktelikte hak, hukuk işidir.
Hakkın, hukukun özü insanlıktır. İnsanlığın özü vicdandır.
Demokrasiyle yaşamaktan korkulmaz. Vicdansızlıktan, cehaletten, sevgisizlikten, hoşgörüsüzlükten korkulur.
Demokrasinin
temelinde insan vardır, İnsanlar topluluğu milleti var eder. İnsan
topluluklarından oluşan millet ve milletin kurumları devleti oluşturur.
Demekki,
her şeyin temelinde insan var. O halde yapılan her şey insan ve
insanlık içindir. Demokratik kurallara uyum sağlayıp özgürlüklerini
artıran toplumlar her geçen gün değişerek gelişip olgunlaşırlar.
Demokrasi olgunlaştıkça, adına CUMHURİYET denen bir meyve üretir.
Ülkemiz adına kısaca TC denilen Türkiye Cumhuriyeti adıyla anılır.
Cumhuriyet
insanı, huzur bulup mutlu olur. Moralini yükseltip insanlığını
hatırlar. Daha iyi yaşamak için, daha çok üretmeye başlar. Ürettikçe de
sosyalleşir. Sosyalleşen insanın ister istemez ihtiyaçları artar.
İhtiyaçlarını gidermek isteyen insan daha çok çalışır. Daha çok üretir.
Ürettiğini satmak için malına değer verir. Kalite kazandırır. Kendini ve
içinde yaşadığı toplumu kalkındırır. Refahı artırır. Zenginleşip huzuru
çoğaltır. Dünyaya açılır. Zenginleşip dünyayla bütünleşen halk
devletine saygınlık kazandırır.
İşte
cumhuriyet, işte demokrasi, işte demokratlık, işte insan olup insanca
yaşamanın doyulmaz keyfi. İşte çağdaşlık. İşte medeniyet. İşte güçlü bir
devletin onur kazanmış vatandaşları olarak dünyada kazanılan saygınlık,
gurur ve onur.
Seçimler, seçime katılan partiler, seçmenler demokrasinin renk renk çiçekleridir..
Demokrasi,
diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın
olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir. Artık siyaset
bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin
daha iyi işlediği tartışmaktalar. Liberal, komünist, sosyalist,
muhafazakar, anarşist ve faşist düşünürler kendi demokratik sistemlerini
ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.
Demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hala devam eden bir tartışmadır.
1- Çoğunluğun yönetimi
2- Azınlık haklarını güvenceye alan yönetim.
3- Fakirin yönetimi.
4- Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim.
5- Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim.
6- Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
Demokrasi
ilk olarak eski Yunanistan'da, şehir devletlerinde uygulandı. Doğrudan
demokrasiye çok yakın olan bu sistem Atina demokrasisi olarak da anılır.
Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına
sahipti fakat o günün koşullarına göre kadınlar, köleler ve o
şehir-devletinde doğmamış olanlar, bu haklara sahip değillerdi. Bu
sistemin en güçlü uygulayıcısı olarak Atina'yı ele alırsak: M.Ö. 4.
yüzyılda nüfusun 250.000-300.000 arasında olduğu tahmin edilir. Bu
nüfusun 100.000'i Atina vatandaşı ve Atina vatandaşları arasında da
sadece 30.000'i oy verme hakkına sahip yetişkin erkek nüfusu bulunduğu
tahmin edilir.
Orta
çağ: Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olay
İngiltere'de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan
Magna Carta (Büyük sözleşme) ilan edilmesidir. Bu belge doğrultusunda
ilk seçimler 1265 yılında yapılmıştı. Fakat bu seçimlere, yapılan
kısıtlamalar sebebiyle, halkın çok az bir bölümü katılabilmişti.Birçok
ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalar
yapılmıştı. Örneğin İtalyan şehir devletlerinde, İskandinav ülkelerinde,
İrlanda'da ve değişik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerde
demokrasinin prensiplerinden seçim yapılması, meclis oluşturulması gibi
uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katılım erkek olma,
belli miktarda vergi verme gibi standartlarla kısıtlanıyordu.Amerika'nın
kurulmasını sağlayanların oluşturduğu sistem ilk liberal demokrasi
olarak tanımlanabilir. 1788 yılında kabul edilen Amerikan Anayasası
hükümetlerin seçimlerle kurulmasını ve insan hak ve özgürlüklerin
korunmasını sağlıyordu.
1789
Fransız Devrimi'nde ise bir anayasa hazırlanarak iktidar halkın
seçeceği bir parlamento ile kral arasında paylaştırıldı. Ulusal
Konvansiyon hükümeti genel oy ve iki dereceli bir seçimle iş başına
geldi. Fakat ilerleyen yıllarda Napolyon'un başa geçmesiyle, demokrasi
rafa kaldırıldı.
20.
yüzyıl: 20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme
göstermiştir. Yüzyılın başlarında, I. Dünya Savaşı'nın sonunda
Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluklarının yıkılmasıyla birçok
yeni devlet ortaya çıktı ve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi
genellikle, o döneme göre, demokratik sayılabilecek yöntemlere sahipti.
II.
Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgecilik anlayışı son buldu ve tekrar
birçok bağımsız ülke ortaya çıktı. Demokratikleşme hareketleri Batı
Avrupa'da yoğunlaştı. Almanya ve Japonya'da diktatörlükler son buldu,
silahlanma politikası yerine, II. Dünya Savaşı sonunda imzalanan
anlaşmalarında etkisiyle, refah devleti olma amacını güttüler.
Bir
cumhuriyetin tam demokratik idare olabilmesi için, ülke halklarının
tüm kesimlerinin, çoğulcu özgür iradeleri ile seçime katılmalarına imkan
verilmelidir. Çok kimlikli, değişik inançlı ve çeşitli kültürlerin bir
mozaik oluşturacak şekilde bir arada yaşamasına izin verilmelidir.
Hoşgörü
ve tüm fikirlerin var olabildiği bir rekabet ve siyasi eşitlik
prensiplerinde gerçekleştirilen seçimlerle iktidara temsili bireylerin
getirilmesi demokrasilerin temel nitelikleridir. Demokrasi :Halkın halk için halk tarafından
yönetilmesidir. Kısaca halkın kendi kendini
yönetmesidir.
Halkın, halk adına, halkın seçtiği kişilerce idare edilmesine: DEMOKRASİ denir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder