http://geceyibeyazlatannur.blogspot.com.tr/

27 Ağustos 2015 Perşembe

Demokrasi





 Demokrasi :

Halkın halk için halk 


tarafından yönetilmesidir. Kısaca halkın 


kendi kendini yönetmesidir.


Demokrasi denince akla, eşitlik ve adalet kavramları gelir.Yönetimde bir hanedanlık ya da söz sahibi bir ailenin olmadığı, idarecilerin seçimle gelip, seçimle gittiği bir sistemin adıdır: DEMOKRASİ.
Yöneticiler, halk tarafından halkın içindeki kimselerden seçilir.Eşitlik en temel demokratik anlayıştır.Huzursuzluk ve sorun, eşitsizlik ve adaletsizliğin sonucu olarak ortaya çıkar.  Halkın refah düzeyinin arttırılması demokrasinin birinci amacıdır. .
  Türkiye’de pek çok yerde demokrasi örnekleri görülebilir.İlkokullarda  öğrenciler eşit değerde oy kullanarak sınıf başkanını seçerler.  Özel Kolejlerde veya devlet okulunda okuyan lise öğrencilerinin,  aynı üniversite sınavına giriyor olması demokrasi örnekleridir.
Türk medeni kanunu da demokrasi adına getirilmiş bir kanundur. Kadınların da seçme seçilme hakkına sahip olması, erkeklerle eşit oranda miras almaları demokrasinin vazgeçilmez şartlarıdır.
Demokrasi; Bireylerin ve kurumların farkındalığına dayalı, duyarlılık içinde yaşanılacak olan rejimin adıdır.
Demokrasi de insan gibi zamanla gelişip olgunlaşır. 
 Demokrasi bilgisizlikle, yozlaşır,eğitimle gelişip olgunlaşır. Onun için demokrasi, halkın bilgili ve duyarlı olmasını ister. 
Demokrasi, bilinçli vatandaşların ülkesinde gelişir, olgunlaşır.
Demek ki, demokrasi akıl işidir. Sürekli geliştirilen akılla, şartlara uygun gelişip olgunlaşmayı bilmektir. İlerlemek için yenilenmektir. Paylaşımı artırıp toplumu özgürleştirmektir. Üretimi artırıp zenginleşmektir. Huzuru yayıp mutluluğu çoğaltmaktır. 
Hakka hukuka dayanmayan demokrasi hiç bir zaman sağlıklı yaşamaz. Demokrasinin özü haktır, hukuktur. 
Kendine değer veren başkasına da verir. Kendini bir hiç sayan başkasını da elbette bir hiç sayar. Onun için demokrasi sadece matematiksel sayı çokluğu ile yürütülen bir rejimin adı değil, felsefeye dayalı birlikteliktir. Birliktelikte hak, hukuk işidir. 
Hakkın, hukukun özü insanlıktır. İnsanlığın özü vicdandır. 
Demokrasiyle yaşamaktan korkulmaz. Vicdansızlıktan, cehaletten, sevgisizlikten, hoşgörüsüzlükten korkulur. 
Demokrasinin temelinde insan vardır, İnsanlar topluluğu milleti  var eder. İnsan topluluklarından oluşan millet ve milletin kurumları devleti oluşturur.  
Demekki, her şeyin temelinde insan var. O halde yapılan her şey insan ve insanlık içindir. Demokratik kurallara uyum sağlayıp özgürlüklerini artıran toplumlar her geçen gün değişerek gelişip olgunlaşırlar. Demokrasi olgunlaştıkça, adına CUMHURİYET denen bir meyve üretir.
Ülkemiz adına kısaca TC denilen Türkiye Cumhuriyeti adıyla anılır.
Cumhuriyet insanı, huzur bulup mutlu olur. Moralini yükseltip insanlığını hatırlar. Daha iyi yaşamak için, daha çok üretmeye başlar. Ürettikçe de sosyalleşir. Sosyalleşen insanın ister istemez ihtiyaçları artar. İhtiyaçlarını gidermek isteyen insan daha çok çalışır. Daha çok üretir. Ürettiğini satmak için malına değer verir. Kalite kazandırır. Kendini ve içinde yaşadığı toplumu kalkındırır. Refahı artırır. Zenginleşip huzuru çoğaltır. Dünyaya açılır. Zenginleşip dünyayla bütünleşen halk devletine saygınlık kazandırır. 
İşte cumhuriyet, işte demokrasi, işte demokratlık, işte insan olup insanca yaşamanın doyulmaz keyfi. İşte çağdaşlık. İşte medeniyet. İşte güçlü bir devletin onur kazanmış vatandaşları olarak dünyada kazanılan saygınlık, gurur ve onur. 
Seçimler, seçime katılan partiler, seçmenler demokrasinin renk renk çiçekleridir.. 

Demokrasi, diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir. Artık siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmaktalar. Liberal, komünist, sosyalist, muhafazakar, anarşist ve faşist düşünürler kendi demokratik sistemlerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. 
Demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hala devam eden bir tartışmadır. 

1- Çoğunluğun yönetimi
2- Azınlık haklarını güvenceye alan yönetim.
3- Fakirin yönetimi.
4- Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim.
5- Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim.
6- Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
 Demokrasi ilk olarak eski Yunanistan'da, şehir devletlerinde uygulandı. Doğrudan demokrasiye çok yakın olan bu sistem Atina demokrasisi olarak da anılır. Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahipti fakat o günün koşullarına göre kadınlar, köleler ve o şehir-devletinde doğmamış olanlar, bu haklara sahip değillerdi. Bu sistemin en güçlü uygulayıcısı olarak Atina'yı ele alırsak: M.Ö. 4. yüzyılda nüfusun 250.000-300.000 arasında olduğu tahmin edilir. Bu nüfusun 100.000'i Atina vatandaşı ve Atina vatandaşları arasında da sadece 30.000'i oy verme hakkına sahip yetişkin erkek nüfusu bulunduğu tahmin edilir.
Orta çağ: Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olay İngiltere'de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna Carta (Büyük sözleşme) ilan edilmesidir. Bu belge doğrultusunda ilk seçimler 1265 yılında yapılmıştı. Fakat bu seçimlere, yapılan kısıtlamalar sebebiyle, halkın çok az bir bölümü katılabilmişti.Birçok ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalar yapılmıştı. Örneğin İtalyan şehir devletlerinde, İskandinav ülkelerinde, İrlanda'da ve değişik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerde demokrasinin prensiplerinden seçim yapılması, meclis oluşturulması gibi uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katılım erkek olma, belli miktarda vergi verme gibi standartlarla kısıtlanıyordu.Amerika'nın kurulmasını sağlayanların oluşturduğu sistem ilk liberal demokrasi olarak tanımlanabilir. 1788 yılında kabul edilen Amerikan Anayasası hükümetlerin seçimlerle kurulmasını ve insan hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlıyordu.  
1789 Fransız Devrimi'nde ise bir anayasa hazırlanarak iktidar halkın seçeceği bir parlamento ile kral arasında paylaştırıldı. Ulusal Konvansiyon hükümeti genel oy ve iki dereceli bir seçimle iş başına geldi. Fakat ilerleyen yıllarda Napolyon'un  başa geçmesiyle, demokrasi rafa kaldırıldı.
20. yüzyıl: 20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme göstermiştir. Yüzyılın başlarında, I. Dünya Savaşı'nın sonunda Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluklarının yıkılmasıyla birçok yeni devlet ortaya çıktı ve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi genellikle, o döneme göre, demokratik sayılabilecek yöntemlere sahipti. 
II. Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgecilik anlayışı son buldu ve tekrar birçok bağımsız ülke ortaya çıktı. Demokratikleşme hareketleri Batı Avrupa'da yoğunlaştı. Almanya ve Japonya'da diktatörlükler son buldu, silahlanma politikası yerine, II. Dünya Savaşı sonunda imzalanan anlaşmalarında etkisiyle, refah devleti olma amacını güttüler.
Bir cumhuriyetin tam demokratik idare olabilmesi için,  ülke halklarının tüm kesimlerinin, çoğulcu özgür iradeleri ile seçime katılmalarına imkan verilmelidir.  Çok kimlikli, değişik inançlı ve çeşitli kültürlerin bir mozaik oluşturacak şekilde bir arada yaşamasına izin verilmelidir. 
Hoşgörü ve tüm fikirlerin var olabildiği bir rekabet ve siyasi eşitlik prensiplerinde gerçekleştirilen seçimlerle iktidara temsili bireylerin getirilmesi  demokrasilerin temel nitelikleridir. Demokrasi :Halkın halk için halk tarafından

 yönetilmesidir. Kısaca halkın kendi kendini 

yönetmesidir.

Halkın, halk adına,  halkın seçtiği kişilerce idare edilmesine: DEMOKRASİ denir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder