http://geceyibeyazlatannur.blogspot.com.tr/

5 Ekim 2015 Pazartesi

SEVELİM SEVİLELİM BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ

 BU DÜNYA YALAN
GEL BİRAZ DA 
SEN OYALAN



Sevgili Dostlar Yorumlarınızla, Önerilerinizle bu makalelere can gelecektir. 


EMEKLİLER NE İŞ YAPARLAR?
 Biz emeklilerin önemli bir işi de, torunlarımızı okula götürmektir. Her zamanki gibi, bugün de torunumu elinden tuttum, okul çantasını da sırtladım, ağır adımlarla okula gidiyoruz. Önümüz sıra seyreden, bir motosikletli, var. Bir hususi otomobil, korna çalarak arkamızda, belirdi. Biz kendimizi kaldırıma dar attık. Fakat motorsikletli adam, kaçamadı. 
Taksinin aynası motora hafifçe dokundu ve adamla beraber motor devrildi. 
Zavallı adamcağız, yere yığıldı.
 Nesi var, diye bakacak olduk. Yerden ok gibi, doğruldu. 
Bize de sert sert baktı. 
Sonra ona doğru gelen taksi şoförüne ağıza alınmayacak, laflar etti. 
Taksi şoförü adeta bir çam yarması.. 


Adama doğru yürüdü. "-Sen ne diyorsun lan!" diye adeta gürledi. 
Sabahleyin hafif bir yağmur çiselemişti. 
Bu yüzden yere düşen motorsikletli adamın üstü başı çamur olmuştu. 
Taksi şoförüyle, göğüs- göğüse geldiklerinde kedinin fareyle oynaması görüntüsü akılllara takıldı. 
Çünki adamcağız, normalde ufak-tefek, altmış kilo ve bir altmış boyundaydı.
 Taksi şoförü ise en azından 130 kilo ve bir Doksan boyundaydı. 
Yani bu ikisi arasında siklet farkı vardı. 
Fakat mağdur olduğuna şahit olduğumuz şahıs, taksiyi kullanana her türlü aşağılık sözleri sıralıyordu.
 Kavga patlak vermek üzereydi.




 Çocuklarını okula getirmekte olan veliler, araya girdi.
 Kavga şimdilik önlendi. 
Mağdur olan motorsikletliye: "-Haklısın. Fakat bu kötü kötü laflarınla, haksız duruma düşüyorsun" dediysek de, bize de sıralamaya başladı. 
Canının yanmış olmasından dolayı böyledir, diye düşündük. Hatta ne halin varsa, gör gibilerden bir tavırla oradan uzaklaştık.
 Ben ve diğerleri çocukları okula yetiştirdik.
 Bu ara servis marifetiyle okula gelenlerin, çok şanslı olduğunu belirtmeliyim.
 Öğleden sonra yine okula gideceğim. Torunumu alıp eve döneceğim.
 Caddenin sokağa bakan tarafında, yaklaşık otuz metre uzağımızda, gürültüler oldu. 
Yaklaşınca ne göreyim. Yine o ikisi, yani ufak tefek adamla çam yarması oradalar. 
Birbirlerine kötü kötü konuşuyorlar. "-Eyvah!" dememe kalmadı. Çam yarması adam, ufak tefek rakibini sırtladığı gibi, sokağın içine taşıdı. 
Adamcağız, debeleniyor, boşta kalan ayaklarıyla tekmeler savuruyor, diliyle de ağıaza alınmadık galiz laflar ediyor. 
Fakat sırtında taşıyan oralı, değil. Gözlerimle sağa sola bakındım.
 Bir Allahın kulu yok. Müdahele etsem, bir ihtimal ben de dayak yiyeceğim. 
Okula doğru giderken, yan gözle baktığımda bu ikisinden birinin, tek taraflı dayak yediğini; buna rağmen kötü sözleri söylemekten vazgeçmediğini, gördüm.
 Böyle olaylar, devamlı oluyor. Sonunda cinayete kadar gittiği de görülüyor. 
İşte size haber: "Kendisini darp eden adamı öldürdü. Kendisini darp eden şahsı tabancayla vurarak öldürdüğü iddia edilen 16 yaşındaki genç, yakalanarak gözaltına alındı."




 Yukarıdaki habere benzeyen, çok yayın var. Allah vere de, yukarıdaki olay, böylece kapansın. Ben kapanacağını, sanmıyorum. 
Çünki aile yapımız, okullardaki eğitim sistemimiz, vurdulu kırdılı TV dizileri, bizi bir uçuruma yuvarlıyor. 
Arkadaşlık, sevgi, saygı unutuldu. 
Hani okullarda bir andımız vardı. 
Onun içinde "Büyükleri sevmek, küçükleri korumak" sözleri de vardı. Herşey sözde kalıyor. Öze inemiyoruz. Sonra da: "KENDİM ETTİM. KENDİM BULDUM." şarkısını mırıldanıyoruz. Bir sloganla bitiriyorum.




 SEVELİM, SEVİLELİM. BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ. 







Hasan Güler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder