http://geceyibeyazlatannur.blogspot.com.tr/

17 Eylül 2015 Perşembe

YAŞAMAK YA DA HAYATTA KALMAK



YAŞAMAK VAR.
BİR DE HAYATTA KALMAK VAR.

İkisi aynı şey midir. Değildir elbet. 
Fakat Doktor bedava, ilaçlar bedava hastalar hayatta kalıyorlar.
Yaşamak mı?
Yaşamasını bilenlere, zamanı doya doya tamamlamak vardır. 
Bir de bilmeyenler veya bildirilmeyenler vardır.
İki türlü tabib vardır. Biri hastasını yaşatır. Birisi de öldürmez.
Bir doktorun oğlu da babası gibi doktor olur. Akşama sevinçle babasına sarılır. Ve şöyle der:
"- Baba senin on senedir iyi edemediğin hastayı, bugün tamamen iyileştirdim." Aldığı cevap ise:
"- Ah oğlum o hastadan kazandığım paralarla sen doktor oldun." Demekki her mesleğin bir püf noktası varmış.
Hayatta kalmak da güzeldir. 
Son dakikaya kadar, tevbe imkanı vardır.
Allahu teala affedicidir. İyileri, iyi olmasalar bile, iyilerle beraber olanları da affeder.
Sevdiklerimizin çok  olmasına değil,  iyi olmalarına önem vermeliyiz. 

Bir Allah Dostu bizi sevsin, yeter. 
Milyarlarca Allah Düşmanının sevgisi yetmez. Hatta bizim hem dünyamızda hem de ahiretimizde  zahmet çekmemize sebeb olurlar.
Her adımımızda Allahu Teala Rızası aramalıyız.
Allahu Tealayı sevenleri sevmeliyiz.
Allahu Tealayı sevmeyenleri ise sevmemeliyiz.
Bunun ölçüsü nedir diye soranlara:

"Müslüman olanları, seveceksiniz veya onların sevgisini kazanacaksınız. Müslüman  ise, elinden dilinden kimseye zarar gelmeyen, hatta fayda gelen; Allahu Tealaya Onun gönderdiği son peygamber Hazreti Muhammede iman eden, İmanın şartlarını, İslamın Farz ve haramlarını kayıtsız şartsız kabul eden kimsedir"
DİYEBİLİRİZ...
........................................
Peygamber efendimiz; (İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyurmuşlardır.

İnsanın yaratılışında mevcut olan bu sevgi, ham bir sevgidir. Kendi haline bırakılırsa, kimi, neyi seveceğini bilemez. Dostu, düşmanı birbirinden ayıramaz. Çünkü sevgi, kayıtsız değildir. Kimi, neyi seveceğini iyi bilmeli ve ona göre sevmelidir. Herkes ve her şey sevilmez. Allahü teâlâ, kullarına çok merhametli olduğu için, Peygamberleri vasıtası ile, kimi ve neyi seveceğimizi açıkça bildirmiştir. Nitekim, Mücâdele suresinin son âyetinde mealen; (Allahü teâlâya ve kıyâmet gününe iman edenler, Allahü teâlânın ve resulünün düşmanlarını sevmezler. O kâfirler ve münafıklar, müminlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da, bunları sevmezler. Böyle olan müminleri Cennete koyacağım) buyurulmaktadır.

1 yorum:


  1. 17 Eylül 2015 Perşembe
    YAŞAMAK YA DA HAYATTA KALMAK


    YAŞAMAK VAR.
    BİR DE HAYATTA KALMAK VAR.

    İkisi aynı şey midir. Değildir elbet.
    Fakat Doktor bedava, ilaçlar bedava hastalar hayatta kalıyorlar.
    Yaşamak mı?
    Yaşamasını bilenlere, zamanı doya doya tamamlamak vardır.
    Bir de bilmeyenler veya bildirilmeyenler vardır.
    İki türlü tabib vardır. Biri hastasını yaşatır. Birisi de öldürmez.
    Bir doktorun oğlu da babası gibi doktor olur. Akşama sevinçle babasına sarılır. Ve şöyle der:
    "- Baba senin on senedir iyi edemediğin hastayı, bugün tamamen iyileştirdim." Aldığı cevap ise:
    "- Ah oğlum o hastadan kazandığım paralarla sen doktor oldun." Demekki her mesleğin bir püf noktası varmış.
    Hayatta kalmak da güzeldir.
    Son dakikaya kadar, tevbe imkanı vardır.
    Allahu teala affedicidir. İyileri, iyi olmasalar bile, iyilerle beraber olanları da affeder.
    Sevdiklerimizin çok olmasına değil, iyi olmalarına önem vermeliyiz.


    Bir Allah Dostu bizi sevsin, yeter.
    Milyarlarca Allah Düşmanının sevgisi yetmez. Hatta bizim hem dünyamızda hem de ahiretimizde zahmet çekmemize sebeb olurlar.
    Her adımımızda Allahu Teala Rızası aramalıyız.
    Allahu Tealayı sevenleri sevmeliyiz.
    Allahu Tealayı sevmeyenleri ise sevmemeliyiz.
    Bunun ölçüsü nedir diye soranlara:

    "Müslüman olanları, seveceksiniz veya onların sevgisini kazanacaksınız. Müslüman ise, elinden dilinden kimseye zarar gelmeyen, hatta fayda gelen; Allahu Tealaya Onun gönderdiği son peygamber Hazreti Muhammede iman eden, İmanın şartlarını, İslamın Farz ve haramlarını kayıtsız şartsız kabul eden kimsedir"
    DİYEBİLİRİZ...
    ........................................
    Peygamber efendimiz; (İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyurmuşlardır.

    İnsanın yaratılışında mevcut olan bu sevgi, ham bir sevgidir. Kendi haline bırakılırsa, kimi, neyi seveceğini bilemez. Dostu, düşmanı birbirinden ayıramaz. Çünkü sevgi, kayıtsız değildir. Kimi, neyi seveceğini iyi bilmeli ve ona göre sevmelidir. Herkes ve her şey sevilmez. Allahü teâlâ, kullarına çok merhametli olduğu için, Peygamberleri vasıtası ile, kimi ve neyi seveceğimizi açıkça bildirmiştir. Nitekim, Mücâdele suresinin son âyetinde mealen; (Allahü teâlâya ve kıyâmet gününe iman edenler, Allahü teâlânın ve resulünün düşmanlarını sevmezler. O kâfirler ve münafıklar, müminlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da, bunları sevmezler. Böyle olan müminleri Cennete koyacağım) buyurulmaktadır.

    YanıtlaSil